İnsansız denizaltıda sorun etik! ABD’nin Manta Ray’ı suda, DATUM ve Roketsan devrede

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Şoförü olmayan taksiler, dünyaca ünlü caddelerde her gün binlerce kişiye hizmet veriyor. Havada ise otomatik pilotla uçan uçakların yanına, yakın geçmişte insansız hava araçları da katıldı. Üstelik Türkiye, insansız hava aracı üretimine öncülük eden ülkeler arasına adını yazdırdı. Ancak bu insansız araçların en sıra dışı olanı, henüz hakkında çok az şey bilinen deniz ve okyanuslarla yeni tanışıyor. ‘Hayalet vatoz’ isimli vatoz türünden esinlenerek inşa edilen denizaltı, ABD’nin özel ve kısmen gizli görevlerinde önemli rol oynuyor. Sık sık gündeme gelen ABD ve Çin arasında yeni bir tedirginliğe yol açan ‘Manta Ray’ın en ilginç özelliklerinden biri de yakıtını, yani elektriğini derin sulardaki akıntılardan faydalanarak üretebiliyor olması. Peki insansız denizaltının, savunma sanayi için önemi ne? Türkiye’nin insansız araç envanterine ne zaman bir deniz aracı eklenecek? Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, donanmanın önemli bir ferdi olacak insansız denizaltıyı ve yerli projelerle ilgili gelişmeleri Milliyet.com.tr’ye anlattı.

HAYALET VATOZDAN İLHAM ALDI

Su altı drone’u olarak da anılan Manta Ray, tüm balıklar arasında en büyük beyinlere ve beyin-vücut oranına sahip ‘hayalet vatozdan’ ilham alınarak tasarlanmış bir insansız denizaltı. ABD’nin ürettiği yeni nesil su altı drone’u, aslında küçük bir balıkçı teknesine benziyor. Ancak yukarıdan bakıldığında dev vatoz türünü andırıyor. ABD’nin Manta Ray’da en çok önemsediği unsur sessiz çalışmasıydı. Bu nedenle özellikle pervanesiz bir tasarım tercih edildi. Yani bu insansız denizaltı, en tehlikeli ve gizli görevlerde en ileride görev yapabilir. Kozan Selçuk Erkan’a göre de bu tür araçlar özellikle karşı tarafın askeri gücünü ve hazırlığını keşfetmek ve istihbarat toplamak için görevlendiriliyor. Manta Ray, pasif ve aktif sonar sistemleriyle donatılmış olduğundan aslında önemli bir kaşif olarak öne çıkıyor. Pasif sonar ve son derece gizli sensörler kullanarak birkaç knot hızla seyrediyor. Hedefi tabii ki ilk akla gelen ülke ve donanma kuvvetleri: Çin’in saldırı denizaltıları!

ABD’nin Manta Ray’ının üreticisi Northrop Grumman Şirketi, 50 yılı aşkın süredir su altı alanında çeşitli araçlar üretiyor. UUV’ler, yani insansız denizaltılar ise ABD envanterinde 1950’lerden beri var. Manta Ray da, ABD’nin okyanusları tarayarak düşman denizaltılarını takip etmek ve gerekirse yok etmek için geliştirdiği bir sistem. İnsansız denizaltının testleri, Şubat ve Mart 2024’te Güney Kaliforniya kıyılarında tam ölçekli su altı testlerini tamamladı. Testler, aracın tüm itme ve yönlendirme modlarını (kaldırma kuvveti, pervaneler ve kontrol yüzeyleri) kullanarak su altı operasyonları dahil olmak üzere denizdeki hidrodinamik performansı gösterdi. ABD’nin bu projedeki amacı, Çin’in her geçen gün agresifleşen dış politikası ve Güney Çin Denizi’ndeki komşularını kontrol altına alma çabası karşısında, Manta Ray ve ona benzer otonom su altı araçlarıyla güç dengelerini korumak.

‘SORUN TEKNİK DEĞİL ETİK’

İnsansız denizaltılar elbette silahlı ve silahsız tasarlanabilen insansız hava araçları gibi tasarlanabilir. Ancak silahlı olması, suyun metrelerce altında çalışan bir araç için bugünlerde pek de mümkün değil. Çünkü su altındayken yeryüzüyle iletişimi büyük oranda kesilen ve yavaşlayan denizaltıların, birilerinden ‘vur’ emrini alması gerekiyor. Acil ve hızlı tamamlanması gereken torpido atışları için dakikalar sonra yeryüzünden gelecek bir emri bekleyemeyecek denizaltıları yapay zeka yönetmek zorunda kalabilir. Peki yapay zekaya bu konuda ne kadar güvenilebilir?

Kozan Selçuk Erkan bu konuya ilişkin, “İlerleyen dönemde askeri olarak mayın döşeme gibi, kendi üstünde küçük torpidolar taşıma ihtimali her zaman yüksek. Ancak bunların zamanı var diye düşünüyoruz. Bunlar otonom araçlar olduğundan ‘Butona kim basacak?’ sorusunun cevabı önemli. İnsan mı basacak, yoksa yapay zekâ mı? Buna kim karar verip, ‘Öldür’ butonuna basacak önemli. Çünkü denizaltılarda iletişim zor. Bu sorun en çok denizaltıda var, anlık iletişim imkânsıza yakın. Ciddi gecikmeler ve zorluklar var. Radyo dalgaları su altında hızlı ilerleyemediği için, anlık görüntü de alamıyorsunuz. Bu da teknik değil, etik soruna yaratıyor. İnsan mı yapay zekâ mı basacak yoksa teknoloji geliştiğinden önümüzdeki birkaç yılda silahlısının yapılması için bir engel yok. İnsansız hava aracı yapmak daha kolaydır. Havada çarpacağınız bir engel yoktur. Ancak suda tepeler, girintiler vardır ve bunlar haritalandırılmış da değil. Havada nerede olduğunuzu bulmak kolay, uydular çalışmadan da, bölgenin coğrafi yapısından anlayabilirsiniz. Ancak suda bunu yapamıyoruz ve su altında GPS kullanılamıyor. Nerede olduğunuzu bilme ve iletişim kurma sorunu yaşıyorsunuz. Suda çalışabilen insansız araçlar yapmak, hem yapmak hem yönetmek açısından daha zor” diye konuştu.

‘ELEKTRİKLİ OLMASI NÜKLEERDEN DAHA İYİ’

Manta Ray, pek çok klasik denizaltıdan farklı bir yakıt kullanıyor. Yenilenebilir yakıtların başında gelen güneş enerjisi gibi, su altında da güçlü akıntılar onun kendini şarj etmesini sağlıyor. Program yöneticisi Kyle Woerner’a göre, “Aracın doğrudan hedeflenen operasyon alanına gönderilmesi, aracın transit sırasında harcayacağı enerjiden tasarruf sağlıyor.” Peki, yeterli akıntı veya dalga olmayan sularda Manta ray ne kadar sürdürülebilir? Kozan Selçuk Erkan Manta Ray’ın güç kaynağını çarpıcı ‘nükleer’ detayıyla şöyle açıkladı:

“İçinde belli miktar batarya var. Elbet bu da bitmeye başlıyor ve bu durumda şarj gerekiyor. Şu an klasik deniz altılarda dizel jeneratör kullanılıyor. Ancak bunun kullanılması için de aracın yüzeye çıkması gerekiyor. Böylece yakıt sorunu, operasyonu ve aracın güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Bu durumda araç karşı tarafça fark ediliyor. Manta Ray’da ise su altına iniş sırasında akıntı yönüne göre aracı şarj eden bir sistem var. Bu tür bir insansız deniz aracını nükleer yapmak ise çok riskli. Teknik sorun çıktığında, insan müdahalesi ile sorun büyümeden engellenebiliyor ama insansız araçta bunu yapmanız mümkün değil. Sensör alarmı verdiğinde, en yakın insanlı destek günlerce uzaktaysa, sistem bu sefer radyoaktif atığa dönüşüp çevreyi zehirlemeye başlayabilir. O riski bu tür şeyler için almak mümkün değil. Nükleer denizaltılar çok pahalı, zaten nükleer denizaltıların kaybedilmesi durumunda maliyetinden kurtulmak için, onların yapmasını istemedikleri işleri bu gibi elektrikli araçlara yaptırıyorlar. Bu araçlardan istedikleri, kıyıya yaklaşsın, elektronik veri toplasın, termal görüntü aktarsın, askeri hazırlığı göstersin, nükleeri güvenliği açısından bu kadar yaklaştırıp kullanamıyorlar.”

TEMMUZ 2023’TE İLK TEST SÜRÜŞÜ

Savunma sanayi pek çok ülke tarafından her geçen gün daha çok önemsenen bir alan. İnsansız hava araçlarının yanında deniz araçlarının da önemi yadsınamaz. Kozan Selçuk Erkan bu konu için, “Barış zamanı denizaltıların en önemli görevi keşif ve istihbarat. Bu görevi çok daha az insan canını tehlikeye atarak, çok düşük maliyetlerde ve çok daha fazla risk alarak yapabilecekseniz bunu sağlayan araçların değeri de kat kat artacak demektir” diyor. Türkiye’de Temmuz 2023’te tamamlanan araç, Demokrasi ve Özgürlük Adası açıklarında 400 metre derinliğe indirilerek test edildi. Test sırasında mini denizaltının flanşları, kaportaları, lumbozları, kablo konnektörleri ve çeşitli sensörleri incelendi. Türkiye’nin insansız denizaltılar konusundaki çalışmalarından bahseden Erkan, bu araçların maliyetindeki ‘Audi’ detayına dikkat çekti.

Kozan Selçuk Erkan, “İnsansız denizaltılar feda edilebilir araçlar olarak görülüyor. Risk alarak göreve gönderiyorsunuz. Hem politik hem teknik maliyet olarak insanlı görevden daha ucuz. Denizaltıların özelliği görülmediği için ne yaptığının bilinmemesidir. Bir ülke, başka bir ülkeye saldırıya geçeceğinde denizde askeri hazırlık yapıyor. Siz de insansız denizaltıyla maksimum risk alarak istihbarat toplayabiliyorsunuz. Aracın keşfedilip imha edilmesi karşılığında ülkenizi koruyacak istihbarata sahipsiniz. Bu konudaki çalışmalar çok önemli ve daha çok desteklenmeli. İTÜ’deki bir girişimcilik şirketi olan DATUM, 4 kişi taşıyan minik denizaltılar üretti. Bunların üzerinde Roketsan’ın mini torpidolarını taşıyabiliyor ve bir konteynere sığabiliyor. Aselsan’la da bunun insansızını yapmak istiyorlar.  DATUM’un insansız prototip denizaltısının maliyeti yaklaşık 8 Audi parası” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir